Hıdırellez, baharın uyanışını kutlayan kadim bir gelenek olarak Tepecik Roman Mahallesi’nde bambaşka bir hayat bulur. 6 Mayıs’ı 7 Mayıs’a bağlayan gece, Rumi takvime göre 23 Nisan’da kutlanan bu bayram, Hızır ve İlyas peygamberlerin buluştuğuna inanılan bereketli bir zamanı temsil eder. Tepecik’te bu inanç, Roman halkının renkli ruhuyla birleşerek her bireyin kendi hikayesini anlattığı bir şölene dönüşür.

Bu gelenek, Orta Asya’dan Anadolu’ya ve Balkanlar’a uzanan köklü bir miras taşır. İslamiyet öncesi Şamanistik ritüellerden izler taşırken, Hızır’ın bereketi ve İlyas’ın denizlerin koruyuculuğuyla şekillenmiştir. Tepecik’te ise bu mitler, mahallenin sokaklarında hayat bulur. Hızır, uzun ömür ve yardım getirirken, İlyas fırtınaları dindirir; bu ikilinin buluşması, Roman halkı için umut ve dayanışmanın sembolü olur.

Tepecik’te Hıdırellez, bir piknik şölenine dönüşür. Aileler ve komşular bir araya gelir, davul-zurna sesleri sokaklarda yankılanır. Helva, börek ve tatlılar sofraları süsler; her lokma, bir hikayeyi anlatır. Mahallenin enerjisi, UNESCO’nun Somut Olmayan Kültürel Miras Listesi’nde yer alan bu geleneğin canlı bir örneğidir. Balkanlar’daki Türk topluluklarında da kutlanan Hıdırellez, Tepecik’te Roman kültürünün özgün dokunuşlarıyla parlar.

Dr. Devrim Demirel ve Dr. Gaffar Karadoğan’ın kameraları, Tepecik Tenekeli Roman Mahallesi’nde bu hikayeleri yakalar. Esnafla sohbetler, sokaklarda yükselen müzik ve dans, her bir yüzün taşıdığı bir geçmişi gözler önüne serer. Bu kutlamalar, mahallenin sadece bir yer değil, her insanın kendi destanını yazdığı bir yer olduğunu gösterir. Tepecik’te Hıdırellez, bir gelenekten fazlasıdır; her ailenin, her gülüşün, her ateşin ardında yatan bir hayatın kanıtıdır.